8 Mayıs 2014 Perşembe

16. Uluslararası Eskişehir Film Festivali 7. Gün Değerlendirmem (Aya of Yop City ve Bethlehem)

7. günde de ne yazık ki birtakım teknik aksaklıklara denk gelerek normalde "Stray Dogs"u izleyecekken, "Bethlehem"i izledim. Ama "Bethlehem" de planlarım arasında vardı.


Günün ilk filmi "Aya of Yop City".
Filmi farklı kılan tek taraf animasyon oluşuydu. Film animasyon olmasa tabiri caizse sıradanlığın dibine vurabilirdi. Evet filmin bir eleştirisi vardı, değinmek istediği noktalar da yok denemezdi tabii ki... Ataerkil toplum yapısı, kadınların okuması ve meslek sahibi olmasında toplumun algı biçimi, sınıfsal farklılıklar ve beraberinde getirdiği köle-sahip ilişkisi gibi. Film bu anlamda içi boş olmasa da seyredilen süre boyunca bize biraz boş vakit harcatıyor hissi yaşatıyordu. Japonya'da filme gelen tepkileri çok kestiremesem de Türkiye'deki genel algıyı salondan çıkarken alabildim seyirciden: "Gelmeyebilirdim de." Ben o kadar katı değildim ve filmi seyrederken sıkılmadım da fakat filmin teknik açıdan yetersiz olduğunu düşündüm. Animasyondan çok anlamıyorum onun için çok kesin yargılarda da bulunmayacağım ama bana geçen buydu.
"Aya of Yop City" için bu kadar.  J
                
   
"Bethlehem" de bugünün alternatif olarak gelişen ikinci filmiydi. Sertti ama daha sert filmler de tabii ki izledim. Yine de birkaç sahnede kan ve dehşetten kaynaklı olarak kafamı çevirmeyi de ihmal etmedim. Taraflıydı ama filme giderken bunu az çok kestirerek gittim. Çünkü müslümansan bir taraftasın, museviysen diğer tarafta gibi bir ayrım ne yazık ki var. Ki bilindiği kadarıyla Bethlehem'in yönetmeni Yuval Adler de yahudi ve filme kendi bakışını katması bu nedenle garip karşılanmadı.
Değinilen önemli nokta şuydu ki; Filistinliler ayakta kalmaya, direnmeye çalışıyorlardı evet ama bunu bölünerek yapıyorlardı. İbrahim'in ölüsünü bile, kendi aralarında paylaşamamaları buna en iyi göstergelerden biriydi.
Film sırasında ve sonrasında çıkarılacak tek bir mesaj vardı: "Savaş olmamalıydı."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder