Merhaba,
Öncelikle şunu belirtmem gerektiğinin pek tabii farkındayım.
Birkaç aydır ortalıkta görünmüyorum. Ne film eleştirisi yazdım ne de başka bir
şey. Bunun için özür dileyip bundan sonraki zamanlarda daha aktif olmaya
çalışacağıma dair söz veriyorum.
Başlıktan fark ettiğiniz üzere bugün farklı bir değerlendirme
yapacağım. Bir toplantı değerlendirmesi: Kitap Ağacı. Duyanlar olmuştur,
duymayanlar olmuştur. Ben bu grubun toplanma amacı ve ne yaptığı ile ilgili
kendi gözlemlediğim kadarını yazıp devamına hangi kaynaklardan
ulaşabileceğinize dair yardımcı olacağım.
Kitap Ağacı nedir? Ne yapar? Kitap Ağacı; aynı şehirdeki, bazen
aynı ülkedeki (çünkü gördüğüm kadarıyla Almanya'da yaşayan Türkiyeliler için
Kitap Ağacı Almanya da var.) bütün kitapseverleri bir platformda buluşturarak
aynı anda aynı kitapları okuyabilmeyi ve her ay yeni bir yazarla bir araya
gelebilmeyi amaçlayan bir topluluklar bütünü.
Daha ayrıntılı bilgi için şu adreslere bakılabilir:
Daha ayrıntılı bilgi için şu adreslere bakılabilir:
www.kitapagaciyiz.com, www.facebook.com/kitapagaci355,
www.twitter.com/kitapagaci_, www.instagram.com/kitapagaci, www.vikitap.com/grup/uyeler/Kitap-Agacı-355,
www.youtube.com/channel/UCCxIlL8wsD0gcOrCAwUf_zQ
Bu ay ben bu güzel enerjisi olan, kalabalık topluluğa ilk kez
katılma şansı buldum. Buluşma,Otel 2000 Maltepe'de gerçekleşti. Konuk yazar
Ercüment Cengiz'di. Organizasyonu gerçekleştirenlere İnstagram'dan morjje,
ebruunutmaz ve fatoniko kullanıcı adlarını yazarak ulaşabilirsiniz. Buraya
özellikle adlarını yazmadım, merak eden İnstagram'dan bakabilir.
Şunu söylemeliyim ki otel lobisine girdiğim andan itibaren sıcak
bir karşılama buldu beni. Daha sonra söyleşinin gerçekleşeceği salona geçildi.
Organizasyonu düzenleyenlerde biraz heyecan sezebiliyordum ve bu gayet
normaldi. Bahsedilene göre Kitap Ağacı Ankara grubu her gün daha da büyüyen bir
grup. Önceleri cafelerde buluşulurken şimdi toplantı salonlarına taşınmış
toplantılar. Tabii grup kalabalıklaştıkça gruba hitap etmek ve organizasyon
süreci daha da zorlaşıyor olmalı.
Söyleşi öncesi kurulmuş bir iki standa baktım, birinde takvimler
satılıyordu, birinde önümüzdeki buluşmaya gelecek olan yazar Gülayşe Koçak'ın
kitapları yer alıyordu. Düzenleme güzeldi. Herkes otel ikamlarıyla dolu olan
tabak ve bardaklarla yerine geçti. Oturduğumuzda fotoğrafta gördüğünüz küçük
hediyeler hazırdı önümüzde.
Ercüment Cengiz çağrıldı kürsüye. Bu arada Ercüment Cengiz henüz okumadığım bir yazar ve kitapları "Gırnatacı" ve "Çellocu'yu okumamama rağmen söyleşi sırasında hiçbir sıkılma olmadı. Söyleşi sıcak, interaktif ve keyifliydi.
Ercüment Cengiz Radikal'e makaleler de yazan, diğer sanat eserleriyle roman arasındaki bağla ilgilenen (ki kitap sadece kitap isimlerinden bile müzik ve roman arasında bir bağ kurmayı amaçladığını anlayabilirsiniz.), kendisi bu kimliğini çok ön plana çıkarılmasını istemese de asıl mesleği jinekologluk olan bir yazar.
Ercüment Cengiz'in söyleşi sırasında sarf ettiği ve benim özellikle dikkatimi çeken birkaç cümlesini buraya aktardıktan sonra değerlendirmemi sonlandıracağım.
"Romanları, müzik parçalarına benzetiyorum"
"Romanları en çok nerede başlayıp nerede biteceği belli olmayan caz parçalarına benzetirim."
"Romanlarda hayatları en çok birbirine bağlayan unsur ritimlerdir."
"Tolstoy öyle yazdığı için değil, Anna Karenina öldüğü için üzülürüz."
"Yaşayamadığımız diğer hayatları görebilmek için roman okur, sinema ve tiyatroya gideriz. Alem yaratır sanat."
"Hiç kimsenin haklı olmadığı alanlarda dolanabilir roman."
"Bir yazar, bir satırı hiçbir zaman durduk yere yazmaz."
"Yazı yazmaktan vazgeçmeyin. En kolayından -romandan- başlayın."
Görüşmek dileğiyle.