Bugün, benim pek planladığım gibi gitmedi. Normalde izleyeceğim iki film vardı kafamda ve o iki filmden biri aslında bugün izlediğim film de değildi. Fakat bugün izlediğim filmi daha sonraki günlerde izlemeyi planlıyordum yine. Yani sonuç itibariyle yine izlemek istediğim bir filmi izledim. Adı: The Past.
İzlemeyi planlayıp izleyememiş olduğum filmlerden biri "The Grand Budapest Hotel" (gösteriminden 3 saat önce gitmeme rağmen bilet kalmamıştı.), diğeri ise The Touch of Sin (teknik bir aksaklık nedeniyle filme bilet satışı yapılamadı.) Yani bu ufak şanssızlıklardan sonra "The Past"ta karar kılındı ve artık film hakkındaki değerlendirmeme geçiyorum.

Film sonunda arkadaşlarımla yaptığım konuşmalardan ve salonda kendi aralarında yorum yapan insanların konuşmalarından şunu çıkardım ki; filmin sonu kimilerine göre açık bir kapıydı, kimilerine göre ise yüzlerine kapanmıştı. Bu algının tek kaynağı da insanların geçmişe bakışlarının ne denli çeşitli olduğuyla ilgiliydi.
Filmin süresini, bana geçen düşüncelerden anladığım kadarıyla uzun (130dk.) bulanlar vardı ki bence de uzundu. Ama film sıkan bir yapıya sahip değildi ve tam olarak bir durumlar sürekliliğinden oluşuyordu... Tıpkı hayat gibi.
Emeği geçenlerin emeğine sağlık.
Yarın başka filmlerle görüşmek üzere. J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder